8 Eylül 2008 Pazartesi

Yabanci İsimli Saçma Sapan Markalara Olan Saçma Sapan İlgi

Şu çok ilginçtir, ismini bile doğru dürüst okuyamadığımız markalar etrafımızı kaplamış durumda ve kulağa okunuşu düzgün olan bir ürün daha hoş gelirken bu kadar abartılıp garip isimlerle halka sunulan ürünler, şirket isimleri rahatsız edicidir.

Mesela hscb, ingbank, colgate gibi.. Sevimsiz ve soğuk bir halleri var. Yabancı yani güvenilir gelmiyor. Yiyecek içeceklerde ve küçük ürünlerde okunulabilirliği net olduktan sonra (örnek, danone,çokomilk, ipana..) rahatsız etmiyor. Bunlarda fazla miktarda olmamak kaydıyla rahatsız etmiyor tabiki.

Duyrulur!...
------------------------------------

Akşam Gazetesi - Sevinç İşbitiren
Marka olmayı becerebilmek

Gerek yeni açılan alışveriş merkezlerinde gerekse eskilerinde olsun, bir tur atıldığında enteresan bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Ya Türkiye'de satılan tekstil markalarının isimleri yabancı isimlere kaydı ya da gerçekten yabancılaştı. Çünkü tüm alışveriş merkezlerinde markalar neredeyse yüzde doksan oranında yabancı isim taşıyor. Yerli markalar sanki daha ucuz ve basitmiş gibi algılandığından isimlerini değiştirme ihtiyacı duyuyor.

İşi bu kadar iyi becerebilirken tekstili bu kadar iyi yapabiliyorken, neden İspanyol, İtalyan ve hatta Amerikan markalarına bu kadar para yatırıyoruz ve meydanı bırakıyoruz. Sattıkları markaların neredeyse tümü çinde üretilmiş, kazaklar beşer kere giyilmiş etekler ve pantalonlar ise kalıp olarak standartın çok dışında. Buna rağmen bu markalara olan talebin tek nedeni olduğunu düşünüyorum o da modaya yaptıkları yatırım ve hazırlattıkları kolleksiyonlar. Fiyatları ortalama ve hatta ortalamanın üstünde seyir eden bu markaların yerini alabilecek bir çok Türk markası ve firması olduğunu düşünüyorum.

http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=59732,10,78&tarih=26.11.2006

----------------------------------------------------------------------------

Türk marka ve tasarımcılara inanın!

Türkiye'de yabancı bir markanın bir tişörtünü milyonlarca liraya alan, ancak bir Türk firmanın aynı kalitede yarı fiyatına satılan bir tişörtüne 'çok pahalı' diyen milyonlar var bu ülkede... Oysa ki, hiçbir Türk markanın yabancılardan kalite olarak hiçbir farkı yok. Yeter ki, önyargısız olalım.

SAHİP ÇIKMALIYIZ
Türk yaratımı, üretimi olan ürünleri tüketmenin; kendi ülkemizde yaratılan, üretilen, hatta yutdışına bile ihraç ettiğimiz ürünlere bizler tarafından daha çok sahip çıkılması ve tüketilmesi gerektiğinin önemini bir daha vurgulamak istiyorum. Bu konuda bir uzman değilim ama her şeyden önce bu ülkede üreten ve tüketen bir birey olarak her türlü sorunda, gelişimde sorumluluğum olduğunu biliyorum. En önemli sorunlarımızdan olan işsizlik, ekonomik sıkıntılar gibi konuların sebeplerinden biri de; bu ülkenin üretimine, değerlerine gerekli önemin verilmediği olduğunu biliyoruz. Ve buna çareler, sebepler arıyoruz... Bu ülkede yetişen değerli beyinler; işsizlik, yetersiz imkanlar, istediklerini yaratmak için imkan bulamama gibi nedenlerle yurtdışlarına gidip yüksek öğrenim yapıyor, hatta orada kalıyor. Ülkesine bir şeyler katmaya çalışan insanların işlerine, üretimlerine ise gerekli dikkati göstermiyoruz. Gıdadan, giyime, elektroniğe kadar bazı ürünler var ki; onların iki katı, üç katı bedeller ödeyerek aldığımız yabancı markaların yerine aynı kalite, hatta bazen daha kaliteli olan yerli markaları var. Yabancı ve ünlü bir markanın tişörtüne ödediğimiz paranın nerdeyse yarısını bir Türk markasının aynı kalitedeki tişörtü için duyunca, 'pahalı' diyen düşünceler, ön yargılar ne yazık ki hâlâ var! Oysa ki ben markadan önce ürün kalitesine bedel ödemenin bilincinde olmak gerektiğini düşünüyorum. Kaliteyi, güveni istiyorsak; bunu kendi ülkemizden talep etmeliyiz, bunun olması içinse tüketici olarak sorumluluklarımızı bilmeliyiz.

BİR EKSİĞİMİZ YOK
Birçok moda markası imaj yeniledi, yeni birçok marka doğdu, yeni tasarımcılar yola çıktı... İpekyol, Koton, Machka, Hotiç, Network, Zeki Triko, Derishow, Roman ve Mavi Jeans gibi daha birçok firma, yabancı markaların ürünlerini aratmayan tasarımlar ve kaliteli üretimlerle ilerliyor. Birçoğu ise ihraç etmekle kalmayıp, yurtdışında mağazalar açıyor. Bu markalara baktığımda, bir yabancı marka imajından daha eksik, daha farklı bir şey olmadığını görüyorum. Bence en önemlisi, Türk markalarının ürünlerini incelediğinizde de aynı kaliteyi buluyor olmanız... Ne yapmak gerektiğine gelince... Daha bilinçli, önyargısız, daha geniş açılardan düşünerek üretmek ve tüketmek yeterli olacaktır diye düşünüyorum...

Dilek Hanif
http://arsiv.sabah.com.tr/2006/06/26/gny/gny151-20060626-200.html

Hiç yorum yok: